CUTE ROUTE: Sarajevo
Cute Route serisi, bir dizi seyahatin notlarını bir araya toplamak ve okuyucularla paylaşmak için başladığım yepyeni bir içerik serisi. Bu seride planlı, programlı duraklardan çok; rastgele keşfedilmiş dükkanların, pazar tezgahlarının, fotojenik bir sokağın ya da damağımda yer etmiş enfes lezzetlerin kayıtlarını tutacağım. Bir yolcunun gözünden yerlileri anlatacağım. Seyahat rehberlerinden çok, yolun kendisine ve gördüğüm ayrıntılara odaklanacağım. Kök salmak yerine köklerini yanına alıp yürümek isteyenler için bir iz defteri olmasını dilerim.​​​​​​​
Balkanların Hüzünlü Ülkesi Bosna&Hersek
Cute Route serisinin ilk durağı Bosna&Hersek için “hüzünlü” dememin yegâne sebebi, ülkenin yakın siyasi tarihi. Bosna’nın hikayesini öğrendikten ve anlatılanları yerinde, kendi gözlerimle gördükten sonra anladım havada asılı hüznün sebebini. Demem o ki Bosna&Hersek’i anlamak için evvela öyküsünü dinlemek lazımdır.
Yakın Siyasi Tarih
I.Dünya Savaşı sonrasında, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun dağılmasıyla bölgedeki Slav halklarını bir çatı altında toplamak amacıyla 1918‘de kurulan Yugoslavya, başlangıçta, farklı etnik grupları barındıran bir krallıkmış. II.Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından işgal edilen bölge, karşıt bir hareket olan sosyalizm akımı ile 1945'te Sosyalist Federal Yugoslavya’ya evrilmiş. Bu federal yapı içinde yer alan Bosna&Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Slovenya cumhuriyetleri arasındaki gerilim hemen hemen tüm tarih boyunca sürmüş. 1990'larda etnik milliyetçi akımların yükselmesi ile de Yugoslavya dağıldığında evvela 1991 yılında Hırvatistan ve Slovenya ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etmiş. 1992 yılında yapılan referandumla bağımsızlığını ilan eden Bosna&Hersek için bu bağımsızlık ilanı, 3 yıl sürecek kanlı etnik çatışmayı beraberinde getiren hamle olmuş.
Bosnalı Sırplar, referandumu tanımayarak kararı boykot etmiş ve Bosna ülkesi içinde harici bir Bosna&Hersek Sırp Cumhuriyeti kurulmuş. Bosnalı Sırpları destekleyen Sırbistan, 5 Nisan 1992'de Bosna&Hersek kuşatmasını başlatmış. Hırvat Güçleri’nin de destek verdiği 1425 gün süren bu kuşatma, modern savaş tarihinin en uzun başkent kuşatması olarak tarihe geçmiş.
Boşnaklar, hayatta kalabilmek için pek çok yöntem geliştirmiş o zor günlerde. Saraybosna’nın banliyölerinden biri olan Butmir ile Ilidza’da havaalanı arasını kapsıyan; bugün Umut Tüneli olarak bilinen tünel aracılığıyla kuşatma altındaki şehre yiyecek, ilaç ve silah girişi sağlanmış. Bu tünel günümüzde müze olarak ziyaretçilere açık.

Kaynak: Unsplash

Bosna Savaşı sırasında, Srebrenitsa’da Bosnalı Sırplar tarafından gerçekleştirilen soykırımda yaklaşık 8.000 Boşnak erkek ve çocuk katledildi. Bu olay, Avrupa’da II. Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleşen en büyük soykırım olarak tarihe geçti. Uluslararası Adalet Divanı, Srebrenitsa’da yaşananları “soykırım” olarak tanıdı. (Kaynak: Vikipedi)
Bosna&Hersek’in Mostar şehrinden geçen ve Neretva Nehri üzerinde bulunan Mostar Köprüsü, Osmanlı’nın şehirde bıraktığı izlerden biri. Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından yapılan orijinal köprü, Sırp ve Hırvat güçlerinin yoğun bombalı saldırılarında tamamen yıkılmış. 2004'te yeniden yapılan köprü 2005 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilmiş. Mostarlılar o günleri anlatırken gözlerinden geçen bulut kümelerini görebiliyorsunuz.
Beni en çok etkileyen anlatılardan biri de Bosna Gülleri’nin hikayesi. Başkent Saraybosna’da halkın alışveriş yaptığı bir anda bombalanan kapalı pazaryerine düşen bomba bugün hala yerinde duruyor. Binalardaki kurşun deliklerini şehrin hemen her yerinde görmek mümkün. Boşnaklar bu soykırımın izlerini unutmamak için şehre düşen bombaları kırmızı boya ile işaretlemişler. Başkent sokaklarında gezerken yerlerde bu temsili “kan” lekelerini görmek savaşın soğuk yüzünü hatırlatıyor her an.
Hâl böyle olunca, şehirdeki hüzün resmen görünür bir hâl almış. Acılar sanki havada asılı kalmış da Boşnaklar bir yük gibi taşıyorlar omuzlarında. Bu hikayeyi dinledikten sonra acılarını paylaşmamak, ülkenin geçmişine saygı duymamak mümkün değil. Bu dolu tarihin üzerine ülkenin bugününden bahsedelim biraz da.
Bosna&Hersek ülkesi, Bosna&Hersek Federasyonu, Sırp Cumhuriyeti ve Brčko Özerk Bölgeleri’nden oluşuyor. Bu yazının rotası Bosna&Hersek Federasyonu, duraklarımız ise başkent Sarajevo, Mostar, Ilidza ve ülkenin kıyı şeridi Neum olacak.
Sarajevo (Saraybosna)
Başkent Sarajevo, ülkenin aynı zamanda en büyük şehri. Şehir, bölgesel olarak Stari Grad (Eski Şehir) ve Neu (Yeni) Sarajevo olarak adlandırılıyor. Neu Sarajevo, savaş sonrasında alternatif bir modern şehir merkezi, bir nevi cazibe merkezi olarak yapılandırılmış. Şehrin doğu tarafında Osmanlı döneminin izlerini taşıyan bir yapı, batı istikametinde ise Avusturya-Macaristan dönemi izlerini taşıyan bir mimari hakim. Doğu-Batı arasındaki geçiş o denli keskin ki çarşının tam ortasında bu ayrımı gösteren bir de yer pusulası mevcut. Bu eşiğin bir tarafı hala buram buram Osmanlı kokuyor; diğer yanı ise yüzünü tamamen Avrupa’ya dönmüş.
Farklı kültürlerin bir arada olması şehre çeşitlilik katmış elbette. Cami, kilise ve sinagogların bir arada bulunduğu bu şehir bana Antakya’yı anımsattı. Antakya rotasının seyahat yazısını okumak için buraya tıklayın.
Görece ucuz bir ülke olduğundan ulaşım için tercih ettiğim bir taksinin sürücüsü şansıma ücretsiz bir mini tur rehberliği yaptı. Bir binayı göstererek şöyle söyledi: İşte Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı yer. Avusturya-Macaristan veliahtı Arşidük Franz Ferdinand burada öldürüldü.
Stari Grad (Eski Şehir)
Haydi şehrin doğu çarşısı olan Başçarşı (Baščaršija)‘dan başlayalım keşfetmeye. Başkentin tam kalbine konuşlandırılmış bu çarşı, 16. yüzyılda kurulan meşhur Osmanlı çarşısı olarak biliniyor. Savaş sırasında Sırplar tarafından kuvvetle imha edilmeye çalışılsa da bugün hala bütün canlılığı ile yerli yerinde. Dört bir yanı Osmanlı camileriyle çevrili Başçarşı, şehrin doğusunda, Stari Grad (Eski Şehir) bölgesinde yer alıyor. Dar taş sokakları, iç içe geçmiş dükkanları ve avlularıyla insanı hemen içine çeken tanıdık bir sıcaklığa sahip. Çarşının tam kalbinde yer alan tarihi Sebilj Çeşmesi’ne Boşnaklar sebil diyor.

Kaynak: Unsplash

Osmanlı’dan miras kalan bakırcılık zanaatı bu çarşıda hala canlı. Bakır döven ustaların seslerini işittiğinizde o sesi takip edin; sizi Kazandziluk adlı Kazancılar Sokağı’nda birbirinden güzel takı ve aksesuarların olduğu mistik dükkanlara götürecek. Halı, kilim, seramik ve irili ufaklı hediyelik dükkanlarına uğramayı da ihmal etmeyin.

Kaynak: Unsplash

Ayrıca tüm şehirdeki en yüksek Türk popülasyonu da yine bu bölgede. Türkçe isimli pek çok dükkân görebileceğiniz gibi etrafınızda Türkçe konuşan turistlere de çokça denk geleceksiniz. Burası kesinlikle kendinizi yabancı hissetmeyeceğiniz bir durak. Çarşı boyunca yürüdüğünüzde yanı başından geçeceğiniz tarihi yapılar var. Tam liste ise şöyle: Gazi Hüsrev Bey Camii ve Medresesi, Ali Paşa Camii, Gazi Hüsrev Bey Külliyesi ve Bezistan, Taşlıhan, Saat Kulesi, Morica Han.
Çarşıda yeme-içme alternatifleri çeşitlilik gösteriyor. Dilerseniz Türk mutfağı sunan restoranların yanı sıra birkaç kafede Türk çayı veya Türk kahvesi de bulabilirsiniz. Lakin Bosna’ya gitmişken kesinlikle tatmanız gereken ilk lezzet meşhur Boşnak Böreği olmalı. Çarşı’da birkaç şubesi olan Buregdžinica Sač benim favori lezzet durağım oldu. Bosna’nın geleneksel bir diğer lezzeti ise Ćevapi. Bize çok tanıdık bu lezzet bildiğimiz İnegöl Köfte gibi ama özel ekmeği içinde ince kıyılmış soğan ve yine Bosna’nın geleneksel lezzeti kaymak ile servis ediliyor. Hemen her yerde yiyebileceğiniz Ćevapi için özellikle önereceğim mekan Ćevabdžinica Petica Ferhatović. Ben pek çok yerde cevap denesem de burası en sevdiğim yer oldu.
Türkiye’ye bunca farklı köfte kültürünü getiren ilk ustaların hep Balkan ustaları olduğunu biliyor muydunuz örneğin? Ayrıca yemek dillerinde kulağa tanıdık gelen bazı kelimeler de var. Patatese kumpir, sosise jambo, lahanaya kapus diyorlar mesela.
Zaten kaymak, Boşnak yemeklerinin neredeyse olmazsa olmazı. Pizza da yeseniz, köfte de börek de kaymak eklentisi ile bu lezzetler sınıf atlıyor. Pizza demişken hayatımda yediğim en iyi pizzalardan birini Bosna’da yedim desem, bu sizi ne kadar şaşırtır? Hem görünümü hem de odun fırını ile Pekara Kovaci, dik bir yokuşun sonunda sizi karşılayan bir ekmek fırını. Bu fırında standart spesyal tek bir çeşit pizza üretiliyor. Farklı boylarda tercih edebileceğiniz pizzanın siparişini fırının camından verip beklemeye başlıyorsunuz. Dakikalar içinde kaymak eklentisi ile pizza kutuları içinde, al-götür servis edilen pizzanızı dilerseniz fırının hemen önündeki küçücük servis masasında ve ayakta da tadabilirsiniz ki bence işin saklı lezzeti de tam olarak burada.
Bu yokuşun en sonunda Sarı Tabya ve Beyaz Tabya yer alıyor. Burası şehrin en güzel ve yüksek manzaralarından birine sahip. En tepeye ulaştığınızda tatlı mı tatlı bir kafede Boşnak kahvesi içip soluklanmak için mola verebilir ya da Trebevic Dağı Teleferiği ile bu manzarayı süzülerek izleyebilirsiniz. Sisli zamanlarda manzara görüşü zor olacağı için bu aktiviteyi açık havalarda tercih etmeye özen gösterin.
Şehrin En Modern Caddesi: Ferhadija
Şehrin doğu bloğundan geçip yüzümüzü batı yönüne döner dönmez mimari değişiyor ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun izleriyle karşılaşıyorsunuz. Başçarşı’nın oryantal esintilerinin aksine Batı çarşısı son derece modern. Bana İstiklal Caddesi’ni hatırlatan bu kalabalık caddede mağaza vitrinlerine bakarak yürümek çok keyifli. Şehrin bu yanında katedraller, kiliseler, kahveciler, galeriler, kitapçılar, spor mağazaları ve butikler yan yana sıralanıyor.
Saraybosna, filtre kahve kültürünün olmadığı bir şehir. Ben bu konuda çok zorluk yaşadım. Tek alternatifinizin espresso ya da vasat bir americano olacağını bilmenizde fayda var.
Modern çarşı boyunca ziyaret etmenizi önerdiğim mekanların listesi şöyle: Kutsal Kalp Katedrali, Galeri 11/07/1995, Sırp Ortodoks Katedrali, Ulusal Galeri, Soykırım Müzesi, Sarajevo Müzesi ve Gradska Trznica (Et Pazarı)​​​​​​​
En sonda bahsettiğim et pazarı göz alıcı tarihi bir bina içinde yer alıyor. Yerini tam olarak bilmeden öylesine keşfedip içine girebileceğiniz bir yer değil. Çünkü dışarıdan müze havası veren bu bina içinde aslında şehrin et pazarını gizliyor. Bosna’nın meşhur kuru et ve sucukları ile süt ürünlerini burada bir arada bulabilirsiniz. Hediyelik olduğunu özellikle belirtmeniz halinde sağlam vakumlu paketler de yapıyorlar.​​​​​​​
Şehirde ikisi büyük, irili ufaklı AVM’ler de mevcut. En büyüğü SCC olarak bilinen Sarajevo City Center. İçerisinde pek çok global ve yerel markaya ait mağazalar mevcut. Sakinliği, etrafındaki cafeleri ve mağaza profili sebebiyle benim favori alışveriş merkezim Aria Mall oldu. AVM alışverişinden keyif alanlara da kıyağım olsun.
Sönmeyen Ateş Anıtı (Vječna Vatra)
Şehrin en modern caddesi diye bahsettiğim Ferhadiye Caddesi’nin Mareşal Tito Caddesi ile kesiştiği köşe başında yer alıyor bu anıt. Barışa çok ihtiyaç duyan bu ülkenin II. Dünya Savaşı’nda ölenler için 6 Nisan 1946'ya yaptığı Sönmeyen Ateş Anıtı‘nda şu cümleler yer alıyor.
“Cesaretleri ve dökülen kanlarıyla, bu zafer için canını feda edenlere sonsuz şükran ve minnetle.”
Mostar
Bosna&Hersek’in incisi Mostar’a merkezden 2 saatlik bir yolculuk ile ulaşmak mümkün. Neretva Nehri üzerinde kurulu bu şehrin iki yakasını birbirine bağlayan Mostar Köprüsü 28 metre uzunluğunda olup ülkenin en turistik noktası sayılabilir. Mostarlı gençler, yaz aylarında geleneksel olarak köprüden atlayarak başarılı bir atlayış yaparsa sevdiği kişiye cesaretini göstermiş sayılıyor. Turistler için bireysel atlama mümkün değil elbette; ancak bir rehber eşliğinde olması şartıyla. Mostar’ın tarihi çarşısı hediyelik eşya dükkanları ile Boşnak lezzetleri sunan restoranlardan oluşuyor. Mostar’ı gezmek için en uygun zamanların ilkbahar ve sonbahar ayları olduğunu belirtmek isterim. Çünkü yaz ayları hem çok sıcak hem de kalabalık olabiliyormuş.
Mostar’a gitmişken muhakkak Boşnak kahvesi deneyin. Türk kahvesinden daha akışkan kıvamlı bu kahve kulpsuz bir fincanda, yanında kıtlama şekeri ile servis ediliyor. Fotoğrafta görülen sol kulenin şahane bir manzarası ve Boşnak kahvesi içebileceğiniz bir alan.
Neum
Bosna&Hersek’in Adriyatik Denizi’ne açılan kıyısı Neum, ülkenin sayfiye merkezi. 24 km uzunluğundaki bu sahil, Bosna’nın merkezden 4 saatlik uzaklıktaki Neretva Kantonu’nda yer alıyor. Otelleri ve şirin pansiyonlarıyla yine insanda çok tanıdık hisler uyandırıyor bu cazibe merkezi. Buram buram Akdeniz kokan berrak denizi ve sahili ile Bosna’nın bakir sayılabilecek bir uç noktası. Bosna’nın yine her yerinde olduğu gibi börek ve çevabi seçenekleri sunan restoranlarına ek olarak Adriyatik mutfağının lezzetlerini sunan lezzet noktaları da bulmak mümkün.
Ülkenin yerel para birimi olan Konvertibıl (Değiştirilebilir) Mark, 1 Euro’nun tam 2 katı olarak sabitlenmiş. Yani 1 EUR = 2 KM (BAM) Ayrıca ülkede kredi kartı kullanımı çok kısıtlı. Alışveriş merkezlerindeki mağaza ve bazı kafelerde kredi kartı kullanabilirsiniz ancak minik dükkanlarda, fırın, büfe vb. yerlerde sadece nakit geçiyor.
Ilidza (Ilıca)
Ilidza şeklinde yazılan bu kelime Boşnakça’da Ilıca olarak okunuyor ve adı şifa anlamına geliyor. Bu bir rastlantıdan çok bölgenin meşhur kükürtlü suyundan ileri geliyor. Bosna’nın banliyösü olan Ilidza, SPA hizmeti sunan pek çok konaklama alternatifine sahip. Üstelik havalimanının da bulunduğu konumda olması sebebiyle ulaşım bakımından büyük kolaylığa sahip.
Bosna (Visoko) Piramitleri
Başkentin kuzeybatısında yer alan Visoko şehrinde yer alan piramitleri ziyaret etmek için merkezden 30 dakikalık bir araç yolculuğu yapmak gerekiyor. Boşnak araştırmacı ve yazar Semir Osmanagić, bu piramitlerin dünyanın en eski ve en büyük piramitleri olduğunu ve -sıkı durun- tamamen insan yapımı olduğunu söylüyor. Bosna’nın ezoterik cazibe merkezi olan piramitlerin kuvvetli bir enerji alanına sahip olduğuna ve insanları iyileştirdiğine inanılıyor. Piramitlerin tünel hatları ile birbirine bağlı olduğu düşünülse de kazılar halen devam etmekte. Piramitler deyişimin altını kuvvetle çizmiş olayım çünkü farklı adlarda irili ufaklı piramitler bulunuyor bu bölgede. Bakın, bu piramitler Mısır piramitlerinden çok! daha büyük yapılar. Boşnaklar için bu bölge tam bir gurur kaynağı.
Güneş Piramidi (Piramida Sunca)
Ay Piramidi (Piramida Mjeseca)
Ejderha Piramidi (Piramida Zmaja)
Aşk Piramidi (Piramida Ljubavi)
Ana Piramit Tepesi (Temple of Mother Earth)
Altıncı Piramit
Bosna, tüm renkleri, hüzünleri, mimarisi ve doğu-batı sentezi ile bir turist gözünden tatlı mı tatlı bir ülke. Ayrıca bana göre çok da fotojenik. Çekilen her kare büyülü bir fotoğraf veriyor bu ülkede.
Seyahatinizi bireysel olarak planlasanız da bir tur tercih etseniz de üç günlük bir seyahat, bu ülke için gayet makul bir süre. İstanbul’dan her gün, İzmir’den haftada iki gün direkt uçuş bulabilirsiniz.
Back to Top